“`html
Beşiktaş Belediye Başkanı Gözaltına Alındı: Siyasi İklim Nereye Erozyona Uğrayacak?
Sabah uyandığımda, karşıma çıkan ilk haber, Beşiktaş İlçe Belediye Başkanı’nın gözaltına alındığıydı.
Böylece İstanbul’un ikinci büyük ilçesinin seçilmiş lideri, bir anlamda siyasi arenadan elenmiş oldu.
Öncelikle şu noktayı belirtmek gerekiyor:
İktidara destek versin ya da vermesin, yolsuzluk gibi bir mesele varsa, üzerine gidilmesine itiraz edecek bilinçli birey yoktur.
Aynı şekilde, iktidara dair eleştirilerde bulunan her duyarlı vatandaş, şu yazdıklarıma dikkat kesilmelidir.
Haber geldiğinde herhangi bir tepki vermek kaçınılmaz
Böyle bir gelişme karşısında insanların merak etmemesi mümkün değil.
Bu belediye başkanı kimdir ve hangi partiden gelmektedir? diye soruyoruz.
Ben de merak ettim ve baktığımda oldukça çarpıcı bir tablo ile karşılaştım.
31 Mart 2024 Seçim Sonuçları Şunlardı:
31 Mart tarihindeki Beşiktaş Belediye seçimlerinde kesin sonuçlar şu şekildeydi:
- Rıza Akpolat (CHP) – Yüzde 64.12
- Ali Nasuhi Mahruki (Bağımsız) – Yüzde 13.66
- Serkan Toper (MHP) – Yüzde 11.43
Seçim sonuçlarında dikkat çeken ise 1. ve 2. sıradaki adaylardı…
Her ikisi de mevcut iktidarak karşıt görüşlere sahip kişiliklerdi.
Ancak daha ilginç olan başka bir durum söz konusu.
13 Kasım 2024’te Gözaltına Alınan 2 Nolu Aday, 13 Ocak 2025’te Gözaltına Alınan 1 Nolu Aday
Beşiktaş ilçesinin seçimi sonucu ortaya çıkan iki ana aday, aralarında sadece iki ay farkla gözaltına alındı.
Ali Nasuhi Mahruki 13 Kasım’da gözaltına alınırken, Rıza Akpolat 13 Ocak’ta gözaltına alındı.
İlk iki muhalif aday, biri yolsuzluk diğeri sosyal medya paylaşımı nedeniyle peş peşe gözaltına alındı. Birisi tutuklandı, diğerinin de tutuklanması bekleniyor.
Komplo teorilerine inanmıyorum ama bu bir tesadüf mü?
Ben komplo teorilerine yönelik sceptik bir tutum içerisindeyim.
Ancak bu durumu sıradan bir tesadüf olarak görmek mümkün mü?
Olabilir, fakat Beşiktaş seçmeninin yerel seçimlerdeki iradesi düşünüldüğünde, başka bir niyet akla geliyor.
Büyük zamların öncesiyle bu gözaltı haberinin zamanlaması düşündürücü…
Bir başka düşündürücü durum da şu:
Günümüze, günlük yaşamımızı ciddi şekilde etkileyen büyük zamlara tanıklık ederek başladık.
Henüz “Bu zamlar ne biçim?” diye sorgulamadan, genel gündem tam anlamıyla gözaltı olayı ile değiştirilmiş durumda.
İktidarın medyası, muhalefetin medyasıyla birleşip, dikkatleri hızla siyasete çekiyorlar.
Bu durumu elbette ki haksız bulamıyorum.
Zira seçilmiş bir belediye başkanının gözaltına alınması ciddi bir olaydı.
Fakat bu süre zarfında aynı tarihte bu kadar çok tesadüf mümkün mü?
Mümkün tabi ki…
Özellikle de yolsuzluk durumu söz konusuysa elbet mümkündür.
Ya da böyle bir algı oluşturmaya çalışılır.
Ancak geriye dönüp son 10 yıla baktığımızda, farklı bir tablo çıkıyor karşımıza.
Bir ilçedeki yolsuzluk hikayesi, devasa boyutta yaşanan yolsuzluk hikayelerinin yanında önemsiz kalıyor.
Eğer gerçekten yolsuzluk gündemimize gelmişse, bu durumda devasa yolsuzluk hikayelerine yakından bakalım.
Türkiye’nin yolsuzluk sıralamasındaki durumu nedir?
“Uluslararası Şeffaflık Örgütü”yeni yolsuzlukla mücadele raporunu 30 Ocak 2024 tarihinde açıkladı.
Bu rapor doğrultusunda, gözaltı kararının ne kadar makul kalmadığına dair bir anlayış oluşuyor.
Yalnızca yüzde 11 oy almış bir ilçede, seçilen bir belediye başkanının “yolsuzluk” suçlamasıyla gözaltına alınması, 31 Mart seçimlerinden 90 gün önceki yolsuzluk karnesiyle ilgili şu görüntüyü ortaya koyuyor:
(*) Bir: Yolsuzlukla mücadelede, bir yıl içinde 2 puan daha kaybeden Türkiye, ülke sıralamasında 14 sıra gerileyerek 180 ülke arasında 115. sıraya düştü.
Düşünün ki, Türkiye, 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne işte bu yolsuzluk puanı ile katılacak.
Yolsuzlukla mücadelede Türkiye, 100 üzerinden yalnızca 34 puan alabildi
(*) İki: Türkiye, yolsuzlukla mücadelede yalnızca 34 puan aldı.
Hatta Mısır, Bosna-Hersek, Cezayir, Sırbistan, Etiyopya ve Arnavutluk gibi bazı ülkeler bile bizden daha yüksek not almış.
En iyi 10 ülke demokrasi ve adalet odaklı
(*) Üç: Bir ülkede, demokrasi, adalet, yargı ve insan hakları puanı yüksekse, yolsuzlukla mücadelede de o oranda başarılı ve yüksek puana sahip olmaktadır.
Yolsuzlukla mücadelede en iyi üç ülke şunlardır:
- Danimarka
- Finlandiya
- Yeni Zelanda
Bunların yanı sıra Norveç, İsvçre ve Almanya gibi ülkeler de yüksek puanlar alıyor.
Evet, 2023 Yolsuzluk Algı Araştırması sıralamasında maalesef durumumuz bu.
Merkezi iktidarın daha önce hangi bakan veya AKP’li ile ilgili bir uygulama yaptığını sormak gerekiyor
Ayrıca şu noktaya da dikkat çekmekte fayda var:
Bu hükümet 23 yıldır görevde ve bu süre zarfında milyarlarca dolarlık ihaleler gerçekleştirildi.
Bunun yanı sıra, herkesin gözü önünde çok sayıda olay gerçekleşti.
İhaleler yapıldıktan sonra şartnamelerin değiştirildiği, tek bir şirketin katılabildiği ihalelerin yapıldığı da çokça duyulmakta.
Sektör tekelleşme iddiaları ve ID İletişim’in kurucusu Ayşe Barım
Hükümet, sokak dedikodularındaki ilişki iddialarını inceliyor mu?
Birçok ihale hakkında fesat iddiaları gündeme geldi ve bu iddialar üzerine sayısız ihbar yapıldı.
Dizi sektöründeki dedikoduların bile incelenmesi için savcılara ve MASAK’a başvuran merkezi idare, bu iddialarla ilgili bugüne kadar en küçük bir araştırma yaptırdı mı?
Bugüne kadar bu iddialarla ilgili herhangi bir bakan veya yönetici gözaltına alındı mı?
Yani bize şunu mu anlatmaya çalışıyorlar?
Bu ülkede sadece muhalif belediyelerde yolsuzluk mu yapılıyor?
AKP’li belediyelerde yolsuzluk yok mu?
Aklı başında bir AKP’li bile buna inanabilir mi?
CHP’ye oy verenler yolsuzluk konusunda duyarlıdır
Gelirsek Beşiktaş’a…
Burada bir yolsuzluk mu var?
Kesinlikle araştırılmalı.
CHP’ye ve sol partilere oy veren bireyler, duyarlı vatandaşlar olarak yolsuzluklara karşı hassastır.
Ancak savcılık açısından yapılan açıklamalara bakıyorum, henüz bir iddianame yokken neredeyse savcılık aşaması atlanmış gibi bir hava oluşuyor, sanki kesin bir hüküm verilmiş gibi bir izlenim bırakılıyor.
FETÖ dönemi uygulamalarının geri gelmesini umuyorum
Açıklamayı okuyunca kafamda birkaç soru oluşuyor.
Acaba tekrardan bazı itirafçılar ve sessiz tanıklar mı ortaya çıkacak?
Ergenekon davaları sırasında yaşanan olaylar, kamu vicdanında derin yaralar açtı.
Umarım bu tarz uygulamalara başvurulmadan, savcılar somut delillerle mahkemenin karşısına çıkarlar.
Seçilmiş yetkililere getirilen uygulamalar oldukça önemlidir
Seçilmiş yerel yöneticilere karşı yapılan uygulamalar, İçişleri Bakanlığı ve yargı açısından sıradan bir durum haline geldi.
Bu durumun toplum üzerinde olumsuz etkileri olabilir.
Öncelikle, kamuoyunda yolsuzluklara karşı duyarsızlık yaratabilir.
İkincisi, yargı siyasallaştıkça, yerel yönetimlerde kaybedilenlerin güncellenmesi için bir intikam duygusu ile hareket edebiliriz ve böylece gerçek yolsuzluklar bile inandırıcı gelmeyebilir.
Evet, bunu kabul edelim.
Bugün ne Esenyurt, ne Beşiktaş ne de diğer yerlerdeki uygulamalar inandırıcı bir tablo sunmuyor.
Yargı ve merkezi idarenin siyasi karar aldığına dair inancımız artmakta.
Yüzde 80’le kaybedilen bir seçimde birinci ve ikinci çıkan muhalefet adaylarına karşı sergilenen farklı uygulamalara itibar etmemiz oldukça zor görünüyor.
2024’ün Gözden Kaçan 26 Dizi ve Filmi |
“`